Page 257 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 257

evvel yola çıkmanın gerekliliğini söylüyordu.  Ahmet
                                  uyku     mahmurluğundan        kurtulmuş,    gözlerini
                                  uğuşturarak söyleniyordu.
                                      “ Bak Şükrü işin ucunda ölüm var. Namussuz herifi
                                  ininde kıstıracağız. Ya bugün inine girmemişse, ya o
                                  bizi pusuya düşürürse? Çok iyi hesap etmeliyiz. Elimizi
                                  kolumuzu sallayarak gitmemiz yanlış olabilir. Seni
                                  karamuk çalılarına götüreceğim. Oraları avucumun içi
                                  gibi biliyorum. Fakat adam mağarasına girip uyuyorsa
                                  sorun olmaz. Ya mağarada değilse, adam bizi gözünü
                                  kırpmadan öldürür. Bu işi iyi düşünelim diyorum. ”
                                      “  Ne  kadar  düşünürsen düşün. Adam  o  mağarada
                                  kalıyorsa ben onun hakkından geleceğim. O mağarada
                                  kalsa da  kalmasa da tüfeği bana ver ve sen benimle
                                  gelme. Zaten ölmüşüm, ha eşkıya elinden  ölmüşüm,
                                  ha böyle ölmüşüm. Ahmet, senin korktuğunu
                                  düşünmüyorum ama, endişen var ise gelme “ diyordu.
                                     Şükrü’nün sanki boyu uzamış, çelimsiz  vücudu
                                  büyümüştü. Gösterdiği cesarete Ahmet  hayran
                                  kalıyordu. Şu ateş gibi delikanlıyı tanrı göndermişti ve o
                                  hiçbir engeli tanımıyordu. Ahmet’in genç  irisi  gövdesi
                                  küçüldü. Karanlıkta utancının kimse farkına varmasın
                                  istedi. Sonra kendine kızdı  ve dikildi.  Sesi kararlı ve
                                  düzgün çıktı.
                                     “  Ben  korkak  değilim. Ölümden  de korkmuyorum.
                                  Sana bir şey olursa diye endişe ediyorum. Seni ancak
                                  ben o yerlere götürür ve getiririm. Bundan böyle anca
                                  bir, kanca bir. O herifi gebertmeden gelmeyeceğiz.
                                  Haydi bakalım. Ölürsek de beraber ölelim. “
                                      “  Cesaret  insanın en güvendiği  şeydir! Sen
                                  yapacaklarımızı benden önce düşünmüşsün. Senin
                                  planın üzere hareket  ediyoruz. Ne oldu da, Hacı
                                  mağaraya  girmedi? Mutlak girmiştir. Haydi yola
                                  çıkalım, fazla söylenme “ dedi.


                                                           249
   252   253   254   255   256   257   258   259   260   261   262