Page 258 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 258

Böyle konuşurken çifteyi kucaklıyor, sanki dolu olup
                                  olmadığını anlamak ister gibi, tüfeğin horozlarını
                                  dikkatle indirip kaldırıyordu. Horozlar kalkıp inerken
                                  karanlık sekide kuru bir ses çıkartıyor ve horozun üst
                                  sete çıkarken meydana getirdiği kuru çıtırtılar
                                  yankılanıyordu.
                                      Karanlıkta iki gölge yola düştü. Ağaçların dalları yola
                                  uzanıyor, fakat iki gölge kayar gibi gidiyordu. Önlerinde
                                  kocaman kütlesi ile Yılanlı Dağı’nın karanlık çizgileri
                                  belliydi. Esrarlı rüzgarın ağaçlarda, asmalarda çıkarttığı
                                  garip seslerden gayri bir ses duyulmuyordu.  İkisi de
                                  çok heyecanlıydı ve konuşmadan yürüyordu. O sırada
                                  Arpa Dağı’ndan öten baykuşun sesi gulgulelerle
                                  yayıldı. Ona yine uzaklardan  gelen bir köpek
                                  havlaması karıştı. Karanlık vadide rüzgarın sessiz
                                  fısıltısı gezip durdu.
                                     İnsan avcıları kalın ve katmerli karanlığı intikam
                                  duyguları ile yarıyor,  kararlaştırdıkları bir işi bitirmeye
                                  gidiyorlardı. Dağın dibindeki cılga yolu seçip oradan
                                  yürüdüler. Yol belli  belirsiz uzanıyor ve çizgiler
                                  karanlıkla beraber kayboluyordu. Avcılar cılga yolda
                                  son derece sessiz ve yavaş hareket ettiler. Taşları
                                  yuvarlamadan yürümeye gayret  ettiler. En  ufak bir
                                  gürültünün Hacı tarafından duyulacağının hesabını
                                  yaptılar ve karanlıkta yürürken sessizlik uğruna çok
                                  sıkıntı çektiler.
                                     Daha şafak atmaya vakit vardı. Şükrü, Ahmet’i yine
                                  de takdir ediyor ve korkmadan kendisine eşlik eden
                                  delikanlıyı inceden inceye tetkik ediyordu. Ahmet ise
                                  aklına koyduğu  şeyi, yani adam  öldürmeyi becerip
                                  beceremeyeceklerini kafasında evirip çeviriyordu. Yine
                                  de  Şükrü’nün cesaret ve gayretine hayran, ona
                                  uymaya çalışıyordu. Çelimsiz  delikanlının intikam
                                  heyecanı içinde olduğu her halinden belli idi. Onu


                                                           250
   253   254   255   256   257   258   259   260   261   262   263