Page 268 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 268

çok daha tehlikeli Gavur Hacı ortada yoktu. Asıl tehlike
                                  bu idi. Avcılar Gavur Hacı’nın nerede olduğunu merak
                                  ediyor ve tehlikenin görünür hale gelmesini istiyordu.
                                  Fakat her zaman varlığını belli eden Gavur Hacı şimdi
                                  buhar olup uçmuştu. Sanki güçlükle kurdukları pusuyu
                                  sezmiş ve sır olmuştu.
                                       Geceleyin evlerine ulaştılar. Hacı Mustafa Efendi’yi
                                  ayakta ve büyük bir endişe içinde buldular. Emine Ana,
                                  Ayşe yenge, Hayriye meraktan ölüyordu. Fakat
                                  karanlıkların içinden süzülüp gelen Ahmet ve Şükrü’ye
                                  kavuşunca her  şeyi unutup bayram ettiler.  Hemen
                                  etraflarını aldılar. Her kafadan bir ses çıkıyor ve gece
                                  yarısından beri nerede, ne iş yaptıklarını sorup
                                  duruyorlardı. Onlar ise daha fazla direnemediler. Olanı
                                  biteni bir bir anlattılar. Delikanlıları hayretler içinde
                                  dinleyen ev halkı, Şükrü’nün cesaretine hayran,  şimdi
                                  ufak tefek adamı bir dev gibi görmeye başladılar. Şükrü
                                  hep yere bakıyor ve arada bir  “ Bizi ölüme ve açlığa
                                  terk edenden intikamımı alacağım “ deyip duruyordu.
                                      Hacı Mustafa Efendi konuşuyordu.
                                      “  Yahu  şimdiye kadar hep Hacı’nın pususunu
                                  duyardık. Mademki kaldığı yeri biliyoruz, bundan böyle
                                  onun bizden çekeceği  var. Zaptiye bir  şey yapmasa
                                  bile adam bulur icabına bakarım ” diyor ve mavi gözleri
                                  yuvasında dönüp duruyordu.  Sonra ilave ediyordu.
                                     “ Allah var benim içim hiç razı değil.  Şükrü Efendi,
                                  bize  cesaret, bize güç verdin. Fakat  sizin pusu
                                  kurmanızı hiç istemiyorum. Kesin olarak yeniden pusu
                                  kurmanıza razı değilim. Bu belayı ben  halledeceğim.
                                  Artık siz karışmayın “ dedi. Buna karşı Şükrü ve Ahmet
                                  ses çıkartamıyor, fakat Şükrü’nün böyle öğütlere boyun
                                  eğmeyeceği anlaşılıyordu. Çiloğlu konuşurken, Ahmet
                                  ve  Şükrü dinler göründü. Fakat içlerinden de



                                                           260
   263   264   265   266   267   268   269   270   271   272   273