Page 269 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 269
kararlarından vazgeçmeyeceklerini tekrar edip
durdular.
O gece ev halkı geç vakte kadar olayı konuştu.
Ahmet’in, Küçük Kavaklı’dan inen bir çift sarı yılan
gördüğünü söylemesi ev halkının ilgisini çekti. O
bölgede çeşitli yılanların yaşadığını ve çoğunun zehirli
olduğunu ve her kayanın altında, her ağacın
gölgesinde bir yılan yuvası olabileceğini ve onları
öldürmemek, ürkütmemek gerektiğini konuştular.
Böylece insanlar ile yılanlar arasında sanki
söylenmemiş bir antlaşmanın varlığından söz ettiler.
Ancak şehre inme zamanı geldiğinde, bekçilik yapmak
için, her eve bir yılanın gelip yerleştiğini, sonra da evin
sahipleri ile birlikte yaşadığını anlattılar. Bunları
dinleyen Şükrü Efendi söze karışma gereğini duydu.
“ Bu gece yine gideceğim. Ahmet, ben yolu yordamı
öğrendim. Kötü bir şey olursa hiç değilse sana bir şey
olmasın. Elimde tüfek olduktan sonra bana bir şeycikler
olmaz. Hem sonra ben ölsem bile önemli değil. Fakat
sana bir şey olmasın. Mustafa amca, gece hayli geç
oldu. Biraz dinleneceğim ve yine gece yarısı
kalkacağım. “ dedi.
Hacı Mustafa Efendi cevap verdi.
” Şükrü Efendi. Sana sözüm geçmez. Fakat Ahmet’i
göndermem. O gitmeyecek. Ama sen intikamımı
almadan yaşayamam diyorsun, sana bir şey
söyleyemem. Sana da bir şey olursa dünya bize zindan
olur. Kendine çok dikkat et. O herif çok kurnaz. Fakat
Ahmet’i göndermem “ dedi.
Ahmet, babasına karşı gelemezdi. Babasına karşı
çıkmıyordu ama, bir yandan da göz ucu ile Şükrü’ye
bakıyordu. Hacı Mustafa Efendi daha fazla
konuşmanın yersiz olduğunu düşündü. Yatma zamanı
çoktan gelmişti. Kesinlikle Ahmet pusuya çıkmayacaktı.
261