Page 277 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 277
Hacı, neye uğradığını anlayamadı. Soğuk ve pullu
varlıkları eli ile itmeye çalıştı. Mağaranın karanlık
boşluğunda korkunç bir boğuşma oldu. Hayvanlar
zehirlerini akıttılar. Hacı’yı birçok yerinden ısırdılar.
Yılanın boynuna dolananını yakalamış ve çekip aldığı
gibi mağaranın duvarına vurmuştu. Fakat bol şalvarın
paçasından girene ulaşamıyordu. Zehir etkisini
gösteriyor, tarifsiz bir acı veriyordu. Acı ile birlikte
Hacı’nın hareketleri yavaşlıyordu. Yaptığı her hareket
ve çırpınışta zehir bir az daha vücuda yayıldı. Nihayet
yılanlardan biri uzaklaşmak zorunda kaldı. Fakat
şalvardan giren hayvandan kurtulamadı. Hacı ölümü
kabullenemiyordu. Müthiş bir acı vücudunu sararken,
gözleri kararıyor, refleksleri yavaşlıyordu. En sonunda
öleceğini anladı. O karmaşada, şerbetlendiğini
düşünüyordu. Hayret edecek şekilde hocanın
büyüsünün bozulduğu aklına geldi. Hoca zehirli de olsa
hayvanlara dokunmayacaksın, şerbetlendiğin hayvanın
türüne saygı göstereceksin demişti. Hacı ölürken,
geçen gün öldürdüğü yılanı hatırladı. Ölümün eşiğinde
olmasına rağmen, sonsuz bir pişmanlık duydu. Kötü
huylarını her şeye rağmen sürdürmüştü. Hocayı
ciddiye almamış, adam öldürmekten ev soymaktan hiç
vazgeçmemişti. Oysa şimdi her şeyin sonunun
geldiğini anlıyor ve büyük bir pişmanlık duyuyordu.
Hacı türüne ihanet ettiği yılanların hışmına uğramış
ve öldürdüğü yılanların intikamını yine yılanlar almıştı.
Hacı’nın tüfeği bir tarafa gitti, kendisi mağaranın her
taşına başını vurdu ve çırpınarak can verdi. Dışarı
çıkmak için hamleler yapmış, fakat bir türlü çıkış
deliğini bulamamıştı. .
Yılanlar o gün mağarada kaldı. Hacı’yı defalarca
yokladılar, vücudun soğumasını bekleyip onun
öldüğünden emin oldular. Ancak ertesi gün kuşluk vakti
269