Page 280 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 280
ve anladı da yarım dönerek uzaklaştı. Bu hareket kaba
etlerine yeniden karamuk çalı dikenlerinin
saplanmasına neden oldu. Dikenlerin verdiği acı
dikkatini dağıttı. Ahmet, Şükrü’nün kolundan nasıl da
tuttuğunun farkına sonradan vardı. Şükrü’nün vücudu
ılık ve yumuşacıktı. Yine de Şükrü söyleniyordu.
“ Ahmet hayır! Bırak ben gireyim. Sana bir şey olursa
babana ne derim. Bil ki sana çok alıştım. Canavara
karşı bir kurban gerekiyorsa, o kurban ben olurum “
dedi.
Ahmet’e de dikenler batıyor, fena acı veriyordu. Sivri
ve ince dikenlerle uğraşırken konuştu.
“ Adamın mağarada olduğundan şüphelensem, böyle
demezdim. Fakat eminim ki adam mağarada yok.
Olmadığına göre de bir tehlike yok. Üstelik artık
korkmuyorum. Senin varlığın bendeki korkuyu alıp
götürdü. Şimdi kendimi en az senin kadar yürekli
sayıyorum. Merak etme, mağaranın ağzından şöyle
içeri bir göz atacağım “ dedi.
Şükrü de eşkıyanın mağarada olmadığını
düşünüyordu. Hacı mağarada olsa idi, çoktan çıkar
veya varlığını belli ederdi. Dikenlerin arasında yatıp
kalmanın bir anlamı kalmamıştı. Yerinden doğrulurken
Ahmet’e engel olmayı doğru bulmadı. Fakat yine de
kaygılanıyordu. Şimdi Ahmet ondan cevap beklemeden
mağaranın ağzını tutmuştu bile. Bu arada elini uzatmış,
tüfeği istiyordu. Şükrü ister istemez onun isteğine uydu.
Tüfeği uzatırken “ Bari dikkat et “ diyordu. Ahmet şimdi
levent bir delikanlı görümüne bürünmüştü. Tüfeği
ustalıkla almış, mağara ağzına yaklaşıyordu. Şükrü
fısıldadı.
“ Mağaranın içine girme. Eşkıya inine giren mutlaka
zararlı çıkar. Bulunduğun yerden içeri bir göz at yeter.
İçerde bir hareket görürsen, hemen tetiği çek “ diyordu.
272