Page 279 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 279
üzerlerine doğru alçalan kartal belki de kendilerini av
sanıyordu. Her yer, her şey sessizken bir tilki uzun
kuyruğunu sürüyerek önlerinden geçip gitti.
Yine de bir sürü keklik çığlıklarla Damlama Kaya’ya
kondu. Damlayan Kaya’dan su ile dolan yalağa kim bilir
daha ne tür böcek, kuş, hayvan geliyordu. Mutlak su
dolu yalağa yılanlar da yanaşıyor ve tehlike oralarda
hiç eksik olmuyordu. Fakat yılanlardan dikenli
karamuklar avcıları koruyor ve avcılar hep Hacı’yı
düşünüyordu.
Nihayet Ahmet kısık bir sesle konuştu.
“ Hacı ortada yok. İki gündür gelip bekliyoruz, bir
türlü ortaya çıkmıyor. Bunda bir iş var. O buralarda
olsa idi, çoktan görürdük. O durmaz, ya Boncuk
Kuyu’ya, ya da fındıklığa karargah kurardı. Nerede ne
yapıyor bu adam? “
Şükrü gözleri mağara ağzında, düşünceler içinde
cevap verdi.
“ Doğrusu bunda bir gariplik var. Anladığıma göre
adam gün çıkmadan mağarayı terk ediyor, ya Boncuk
Kuyu’ya, ya da bir yerlerde gizlenip kalıyordu. İki
gündür ortada görünmemesi oldukça garip.“
“ Ben ne düşünüyorum biliyor musun ?“ diye cevap
verdi.
Şükrü başını çevirmeden Ahmet’i dinlediğini belli etti.
“ Adam madem ki buralarda yok. Mağaradan da
çıkmadığına göre, diyorum ki şu mağaraya girip bir göz
atayım diyorum. Adamın nasıl yaşadığını merak
ediyorum. Hazır burada kendisi yokken.”
Şükrü birden dönerek Ahmet’e sıkıntı içinde baktı.
Ahmet onu hiç bu kadar yakından görmemişti.
Gözlerinin iriliğini ve cildinin pürüzsüzlüğünü fark etti.
İçinden çok narin görünüyor, ama ne yürekli adam diye
geçiriyordu. Şükrü, Ahmet’in hayran bakışlarını anladı
271