Page 287 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 287
uçurumun başından bir adımda aşağıda ki bağları
aşacak gibi durdu.
Gözlerini kızdan ayıramıyordu. Fakat yine de
düşünmeye çalıştı. Demek Şükrü güzeller güzeli bir
kızdı. Ona kız olduğunun farkına vardığını söylese, o
şoka girerdi. Belki de bırakıp kaçardı. Onu elde
tutmalıydı. Evlerine götürüp, gerçek durumunu
babasına, anasına söylemeli ve artık onunla
evlenmeliydi. Ama bu düşüncelere şimdilik erkendi. O
sırlarının saklanmasını isteyecekti. Onun oyunu
sürdürmesine yardımcı olmak daha doğru olabilirdi.
Upuzun yatan Şükrü’nün garip külahını aldı. Lepiska
saçları külahın altında yeniden topladı. Açık olan
göğsünün düğmelerini bir bir düğmeledi. İş bittikten
sonra yakın bir taşın üzerine çöreklendi. Şükrü’yü
büyük bir hoşnutlukla seyre daldı.
Kızın yürekliliği baştan belli idi. Ta Erkilet tarafına
götürmek istediği elmaları buralara kadar taşımak,
başlı başına bir emek ve cesaret işiydi. Bunca asker
kaçağı ve eşkıyaya rağmen bin bir macera ile Kulaklı
Bağları’na, Yılanlı Dağı’na ulaşmıştı. Talihsizlik Gavur
Hacı gibi bir kanlı katille karşılaşmış olması idi. Eşeği
vurulmasa rahatça ticaretini sürdürecek ve kimselere
eyvallah etmeyecekti.
Onun tüm derdi, babasının, amcasının yerini
doldurmak, geride kalan kardeşlerine, yengesine
bakmaktı. Bu yüzden eşek onun her şeyi idi. Fakat en
kıymetli varlığı eşeğin ölümü onu çileden çıkartmış,
eşkıyayı öldürmeye yemin etmişti. Şimdi Ahmet hem
eşeğe ve hem de Gavur Hacı’ya içinden teşekkür
ediyor ve onların sayesinde Şükrü’yü tanıdığını
düşünüyordu.
Ahmet, bir yandan da eşkıyanın neden öldüğünü
anlamak istiyordu. Şu mağara deliğinde adam belasını
279