Page 288 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 288
bulmuştu. Sıcaktan şişen cesedin kokusundan, ölümün
bir gün önce meydana geldiği anlaşılıyordu. Fakat
neden ölmüş olabilirdi. Ahmet, cine, şeytana
inanmazdı. Hacı’ya kafa tutacak adam daha anasından
doğmamıştı. Fakat mağaranın duvarları kan izi ile
doluydu. Ahmet bu izlere akıl erdirmeye çalışıyordu.
Düşünceler içinde sorunu çözmeye çalışırken, gözü
kayada acele ile yürüyen bir kertenkeleye takıldı.
Kertenkele süratle kaçıyor ve kuru yosunlarla kaplı
kaya aralığına girmeye çalışıyordu. Bir az yukarda ki
kavaklıkla Hacı’nın ölümü arasında mutlak bir bağ
vardı. Küçük Kavaklık diye bilinen yerde, dünyanın en
zehirli yılanları yaşıyordu. Bu yılanlar buralara kadar
iner ve rutubetli mağaraya sığınabilirdi.
Yılanlar çeşit çeşitti. Siyah yılanlar, boz yılanlar, sarı
yılanlar, alacalı yılanlar vardı. Yılandan herkes
korkardı. Yılanların eğri ve sivri dişleri insana
saplanmaya görsün, oluk gibi fışkıran zehir, insanları
öldürmeye yetiyordu. Yılanlardan korkmayan bir kişi
vardı. O da Kara İsmail’di. Kara İsmail hem şerbetli ve
hem de başkalarını şerbetlerdi. Şerbetli olana yılan,
akrep, büyü zehri işlemiyor ve zehir taşıyan hayvanlar
insana yanaşamıyordu.
Kara İsmail ise yılanlarla dosttu. Evindeki yılanlar
kedi, köpek gibi etrafta geziyor, Kara İsmail’e ve
konuklarına dokunmuyordu. Ayrıca akrepler, zehirli
örümcekler kol geziyordu. Fakat kara İsmail her nasılsa
onlara çok iyi davranıyor hayvanlara dokunmadığı gibi
yemeklerini veriyor, hatta onlarla konuştuğu bile
söyleniyordu. Kara İsmail, insanlara dokunmayan
yılanlara zarar verilmesini istemiyordu. Hacı Mustafa
Efendi de evin yakınında ki kayada çöreklenip
güneşlenen yılana dokunmaz ve ev ahalisi onun evin
bekçisi olduğuna inanırdı. Kara İsmail örnek olmuş, her
280