Page 304 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 304
İnsan hırsına boyun eğmemeli para ve mal için yük
altına girmemeliydi. Yetecek kadar şeye sahip olanlar
ve onurlu yaşayanlar, gerçeği daha rahat görür ve
mutluluğun kapılarını zorlayabilirdi. Fakat insan
kendine egemen olacak ve aradığı her şeyi kendinde
bulacaktı.
Kara İsmail kitaptan çok şeyler öğrendi. Gerçekten
sevgi yolu ile insan ve canlılarla uzlaşılır, belki de
mutluluğun altın anahtarı ele geçerdi. İnsan elinde
olanları, her çeşit canlı ile paylaşmayı bilmeli, az şey ile
yetinmeliydi. İnsanın ruhu bozulmamalı, ruhu bozulan
insanın mutlaka bir hastalığa yakalanacağı
söyleniyordu. Hastalar için, hangi otun hangi hastalığa
iyi geleceği de belirtilmişti. Böylece insanlar yardım
görecek, dertlerine deva olacak şeyler kitapta bir bir
anlatılmıştı.
Kitabın esrarı tam olarak çözülemedi. Fakat yöre
halkına göre o civarda yıllarca önce bilge bir çobanın
yaşadığı söyleniyordu. Çoban her şeyini insanlarla ve
hayvanlarla paylaşıyordu. Zorda kalanlara, herkese,
her şeye çare oluyordu. Aslında bu adam bir pir di. Pir
çilesini doldurmuş, belli bir olgunluk seviyesine gelmiş
kimseye denirdi. Pir, doğanın sadeliğinde, günlerin ve
mevsimlerin intizamında, yıldızların güzelliğinde,
hayvanların ve bitkilerin doğallığında aradığı yüceliği
bulmuştu. Kitap o çobanın kitabı idi ve birkaç asır
sonra Kara İsmail kitabı bulmuştu.
Çoban, Tanrı’yı bilmiş, onun gücünü her yerde
görmüştü. Onun nasıl ibadet ettiğini kimse bilmiyordu.
Fakat yeryüzünde ki her şeyde, koca gökyüzünde,
Tanrı’dan bir parça var olduğunu söylüyordu. Canlıların
ve eşyanın mükemmelliğini, gece ile gündüzü, her
şeydeki yüceliği görüyor ve bunlar insan için diyordu.
296