Page 306 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 306
“ Komşular gözünüz aydın. Sabrımız sayesinde
güzel günlere kavuştuk. Çok şükür yaşıyoruz. Gavur
Hacı’nın cezasını yılanlar verdi. Bundan böyle canlılara
iyi davranıp, onlara yiyecek verelim. Kendimiz için
asmalara bağlarımıza, bahçelerimize iyi bakalım.
Şehitlerimizin, gazilerimizin hatırına ayakta kalıp
dertlerimize çare bulalım. Ben böyle düşünüyorum.”
Etrafa göz gezdirerek soluklanan Nazmiye Nine
konuşmaya devam etti.
“ Gavur Hacı çok çektirdi! En sonunda layık olduğu
şekilde ölüp gitti. Onun ölüsünü görmek istiyorum.
Ahmet ve Şükrü Efendi ölüsünü görmüş. Birde biz
görelim diyorum. O melunun yattığı yeri, ölüsünü, ne
yiyip içtiğini anlamak istiyorum. Kuyu ağzına beraber
su dolu. Bundan böyle sular bizim, bağlar, dağlar
bizim. O mağaraya gideceğim. İsteyen benimle gelsin “
dedi.
Nazmiye Nine’ye hak verdiler. Eşkıyanın ölüsünü
görmek, diğerleri için de merak konusuydu. Kalabalık
hiç dağılmadı. Nazmiye Nine önde yola çıktılar.
Kalabalık kızgın güneş altında, Nine’nin ardından
yürüdü. Kırkayak gibi döne döne cılga yolda yürüdüler.
Ak Ev’i geçtiler, Birader oğlu dereye tırmandılar. Fakat
Yılanlı Dağı’nın orta yerinde güneye döndüler. Minare
Kaya’dan sonra meşe kalabalığını, cehri çalılarını,
yelkovan otlarını, dikenli karamukları geride bıraktılar.
Artık Damlama Kaya görünüyordu. Damlama Kaya
dağın göğsünü tutmuş, uzaktan bile gövdedeki oyuk
fark ediliyordu. Kayanın ucundan her saniyede bir
damla su düşüyor ve oyuğun hemen altındaki yalakta
birikiyordu. Biriken suyun elbette sahipleri vardı. Bir
yönden keklikler, bin bir çeşit kuş, kertenkeleler,
yılanlar su dolu yalaktan yararlanıyordu.
298