Page 308 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 308

Birçoğu da daha uzaklarda olacakları merakla bekledi.
                                  Nazmiye Nine  mağaranın önündeki küçük düzlükte
                                  ileri, geri gidiyor, kesin bir karar vermeye çalışıyordu.
                                  Nihayet gözlerini dağın yukarılarına, Küçük Kavaklı’ya
                                  kaldırdı. Aşağıda ki evlere ve hatta ufacık noktalar gibi
                                  görünen insanlara baktı. Sonra mağara ağzına bir az
                                  daha yanaştı.
                                      Nazmiye  Nine  yaşmağı burnunu  ağzını iyice sardı.
                                  Böylece bir maske oluşturdu. Sonra iki büklüm oldu ve
                                  mağara ağzından içeri  süzüldü. Mağarada gözlerinin
                                  loş karanlığa alışmasını bekledi. Ölü kokusu inanılmaz
                                  derecede insanı sarsıyordu. Şimdi içerisini daha rahat
                                  görebildi. Yine yılan çayan bir  şeyler olabilirdi. Fakat
                                  görünürde  bir tehlike yoktu. Okuduğu dualarla cinleri
                                  perileri kovuyor, son derece yavaş hareket ediyordu.
                                  Böylece mağaranın boşluğuna kadar geldi. Ağır koku,
                                  her yeri doldurmuş, nefes almak çok zorlaşmıştı.
                                  Karanlığı alıcı gözlerle taradı. Nazmiye Nine
                                  mağaranın sahanlığını ve  aşağıdaki boşlukta yatan
                                  eşkıyayı gördü. Yatanın loş aydınlıkta yüzünü  çevirip
                                  daha yakından görmek istemedi. Eşkıyanın mavzeri bir
                                  kenarda, parlayan fişekliği sırtında asılı idi. Çift gözlü
                                  dürbünü sahanlıkta duruyordu. Şimdi gözleri alışmış ve
                                  içeriyi dana iyi görür olmuştu. Nazmiye Nine eşkıyanın
                                  sefaletini anladı.  Bir lokma siyah ekmek  kenarda
                                  duruyor, kırık bir su testisi yana yatmıştı. Nazmiye
                                  Nine’nin artık  şüphesi kalmamıştı. Gerçekten ceset,
                                  Gavur Hacı’ya aitti. Çıkan kokudan bir kaç gün önce
                                  öldüğü anlaşılıyordu. Göreceğini görmüştü. Daha fazla
                                  duramadı ve tersine sürünerek kendini dışarı attı.
                                  Dışarıda temiz havayı soluyunca sanki dünyalar
                                  kendinin oldu. Pis kokudan da, eşkıyadan da
                                  kurtulmuştu. Üstelik ne yılan, ne çayan ve ne de ecinni
                                  vardı. Dışarıda ileri geri yürümeye ve temiz  havayı


                                                           300
   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312   313