Page 311 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 311
Sakın ölüyü yerinden oynatmayın. Olduğu gibi dursun.
Dursun da layık olduğu şekilde, yılanlar çıyanlar yesin “
dedi.
Recep Ağa’nın sözleri son derece etkili oldu. Onun
ileri geri hareketlerle konuşması insanları düşünceye
sevk etti. Derken Bıdı Bıdıların en yaşlısı, oturduğu
kayadan doğrulmaya çalıştı ve:
“ İşe yarar ne kadar adam varsa, hepsi asker.
Niyette gençlerden kimse kalmadı. Tamam, Gavur
Hacı öldü gitti. Fakat başka asker kaçakları, eşkıyalar
var. Onlar Hacı’nın şerrinden buralara gelmiyordu.
Şimdi Hacı ölünce, onlar da bir bir ortaya çıkacak.
Nazmiye doğru söyler. Hacı’nın öldüğünü kimseye
söylemeyelim. Bu sır, niyet ahalisinde kalsın ve bizim
de bir sırrımız olsun. Başka eşkıyalar buralara Hacı var
diye gelmesin. Hacı’nın ölümünü iyi saklamalıyız.
Hacı’nın ölümünü ne jandarmaya bildirelim, ne de
mektuplara, kağıtlara yazalım. Mağaranın ağzını sıkı
sıkı örelim. Kimse içeri girip sırrımızı öğrenemesin “
dedi.
Birçoğunun aklına kurcalayan şeyleri Nazmiye Nine
ve Bıdı Bıdıların Hacı emmi söylemişti. Onların sözleri
yaşlı, kadın, çocuk hepsinin aklına yattı. Öyle ya?
Hacı’nın yaşaması, başka eşkıyaları korkutmak için
gerekliydi. Bari ölüsü bu insanlara iyilik etsin!
Sağlığında çok eziyet verdi, ölümünde bir iyiliği olsun
dediler. Hemen herkes Hacı’nın ölüsünün bu türlü işe
yarayacağına inandı. Artık durum anlaşılmıştı.
Bu sözler üzerine kalabalık harekete geçti. İrili ufaklı
taşları toplamaya başladı. Nazmiye Nine de boş
durmadı. İlk taşı mağaradan içeri yuvarladı. Kalabalık
taşın yuvarlanırken çıkardığı sesi dinliyordu. Taşlar
acaba cinleri rahatsız eder mi diye mağaranın çıkışını
ve etrafı dikkatle gözlediler. Fakat ne içerde, ne de
303