Page 315 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 315

Ahmet  bu  sözlerle  artık gerçeği bildiğini ima
                                  ediyordu. Bu durum  Şükrü’yü derinden sarstı.  Şimdi
                                  çaresiz kalmıştı, ne  yapacağını bilemiyordu. Yüzü
                                  renkten renge girdi. Derken bir üşüme geldi. Elleri
                                  titriyor, dişleri birbirine vuruyordu. Herkesten sakladığı,
                                  hayatı pahasına koruduğu sırrını Ahmet çözmüştü.
                                  Ahmet’e sırtını döndü ve gözleri uzaklarda, ufukta takılı
                                  kaldı. Ahmet ise onu daha fazla üzmek istemiyordu.
                                  Şükrü’nün boynu içeri çökmüş, sanki kamburu çıkmıştı.
                                  O yürekli, gözleri alev alev yanan delikanlı gitmiş, onun
                                  yerine çaresiz, ince boyunlu, dünyasından geçmiş bir
                                  kadın gelmişti. Ahmet  onun derinden sarsıldığını ve
                                  gizlice ağladığını, belli etmemek için de büyük güç sarf
                                  ettiğini gördü. Daha fazla dayanamadı.  Şükrü’yü
                                  omuzlarından tuttuğu gibi kendine çekti. Onun artık
                                  dayanacak ve karşı koyacak hali  kalmamıştı. Sessiz
                                  hıçkırıklarla sarsılıyor, zayıflığının açığa çıkmasına
                                  yanıyordu. Daha da sessiz kalamadı. Fısıltı ile
                                  kelimeler dudaklarından döküldü.
                                     “ Sen açlığın ne olduğunu bilemezsin. İnsanın karnı
                                  guruldamaya ve en olmadık  şeyleri hayal etmeye
                                  başlar. Bu halde karın doyurmaktan önemli hiçbir şey
                                  yoktur. Onurunu bir yere kadar korur, fakat  ondan
                                  sonra onuru da gururu da kaybolur ve bir lokma
                                  yiyecek için her şeyi göze alır. Aç kalan insanlar, her
                                  türlü değerleri gözden çıkarır. Komşularımızdan
                                  bazıları kış vakti, açlıktan kıvranarak öldüler.
                                  Herkesten yardım istediler. Olanlar, biraz verdi, ama
                                  yine de yeterli olmadı, öldüler.  İşte ben, kardeşlerim,
                                  yengem     ve   çocukları   aynı   duruma     düşmek
                                  istemiyorduk. Ölen ihtiyarlar çalışacak durumda
                                  değillerdi. Benim çalışabileceğim aklıma geldi. “
                                     Ahmet dikkatle dinliyor, elini de  kızın omuzlarından
                                  çekmiyordu. Bu arada cevap verdi.


                                                           307
   310   311   312   313   314   315   316   317   318   319   320