Page 316 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 316

“  Çalışmakta kolay değildir. Kadın başına nerede
                                  nasıl çalışacaksın? Açlığa kimse dayanamaz.  Bir yol
                                  bulup açlığı gidermek kolay değil. Bunu başardığın için,
                                  seni ne kadar övsem azdır! “ dedi.
                                      Şükrüye bu sefer derin bir nefes aldı. Sonra her türlü
                                  engeli kaldırdı  ve kelimeler bir sel gibi dökülmeye
                                  başladı. İçinde sakladıklarını artık zaptedemiyordu.
                                  “ Bağa bahçeye bakacak kimse yoktu. Halı dokuyalım
                                  dedik, ip verecek esnaf bulamadık. İneğimiz yoktu, süt,
                                  yoğurt yapıp satamıyorduk. Zaten alıcı kimse
                                  bulunmuyordu. Yalnız üzüm mevsiminde üzümümüz
                                  oluyordu. Pekmez yapmak için dört gözle zamanını
                                  bekliyorduk. Üzümün fazlasını satmak istiyorduk. Bizim
                                  oralarda herkesin üzümü vardı. Fakat başka köylerde
                                  üzüm yetiştirenler azdı.  Oralara üzümü taşımayı,
                                  karşılığında elma, armut, ne bulursam almayı
                                  düşündüm. Sorun oralara nasıl gidecek, nasıl
                                  dönecektim. Buna bir çare bulmam gerekiyordu. Zaten
                                  komşularımızdan birkaç kadın benzeri işleri yaptılar.
                                  Fakat Gülhanım’ın gelinini, yolda öldürdüler. Eşkıyalar
                                  kadın olduğunun farkına varmışlar. ”
                                      Bir an durdu ve  derin bir nefes aldı.  Şimdi
                                  gözlerinden yaşlar akıyor, dalıyor ve o zorlukları
                                  yeniden yaşıyordu. Sonra aynı tonda  konuşmaya
                                  devam etti.
                                      “  Yollarda  asker  kaçakları, eşkıyalar ve  kıtlıkla
                                  boğuşan insanlar vardı. Bunlardan kurtulmak için, çare
                                  olarak kılık değiştirmek, bıyık yapıştırmak, pis kokular
                                  sürünmek, iğrenç kıyafetler içinde kalmak aklıma geldi.
                                  Ala gözlü sevgili eşeğim de  vardı. Nazlı eşeğimden
                                  yararlanmalıydım. Ahırda boşu boşuna duruyordu.
                                  Hayatta dert ortağım, iş arkadaşım, eşeğim her
                                  şeyimdi. Ona anlatır, ondan dinlerdim. Artık ona
                                  kıyacaktım. Küfeler buldum. Gayrete geldik ve


                                                           308
   311   312   313   314   315   316   317   318   319   320   321