Page 321 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 321

Kayan yıldızın bıraktığı  ışıklı çizgiyi  mutlulukla
                                  seyrettiler. Yıldızın bıraktığı sonsuz aydınlıktan
                                  kendilerine pay  çıkarttılar, gönülleri doldu. O aydınlık
                                  ömür boyu sürsün istediler. Ruhlarında duyduklarını
                                  göklerde seyrettiler.
                                      Birden  Yılanlı Dağı’nın eteklerinden, Tembellerin  o
                                  yönden bir  silah patladı.  Şimdiye  kadar hemen yanı
                                  başlarında ki mağarada yatıp kalkan, eşkıyanın
                                  varlığından  habersiz,   Tembellerin    Hacı   Emmi,
                                  eşkıyanın ölümü şerefine tüfeğini ateşlemişti. Ama bu
                                  sanki bir işaret oldu.
                                      Önce  Nalçacıların Süleyman emmi ağızdan dolma
                                  tüfeğini ateşledi. Ardından küçük yaştaki oğulları
                                  Mehmet  ve Mustafa hazırladıkları keveni sallamaya
                                  başladı. Sallanan kevenler gökyüzüne cıngılar salıyor,
                                  mavi, yeşil, kırmızı benekli cıngılar havada döneniyor,
                                  merkezdeki alevli top, hışımla fır dönüyordu. Sallanan
                                  kevene başka kevenler de karıştı. Artık Boncuklardan,
                                  Gubaroğullarından, Hasekilerden,  Çot Mustafalardan
                                  da kevenler sallanmaya ve silahlar atılmaya başladı.
                                  Derken tef ve dümbelek çalanlar ortaya çıktı. Bir
                                  cümbüştür başladı. Teneke çalanlar, silah atanlar,
                                  keven sallayanlar, naralar yine birbirine karıştı, Kulaklı
                                  Bağları’nda oturanlar bayram  yaptı ve  Yılanlı Dağı
                                  aydınlandı.
                                      Çiloğlu’nun Hacı  Mustafa Efendi’nin sekisinde, iki
                                  sevgili el ele, diz dize atılan tüfeklerin yalazlarını,
                                  sallanan kevenleri,  çalınan tef ve dümbelekleri
                                  doyasıya, seyretti. Sanki insanlar el ele oturan
                                  sevgilileri kutluyordu. Ortada gerçek bir  şölen vardı.
                                  Derken Emine Ana’nın karanlıktan sesi çınladı.
                                      “  Uşaklar orada ne yapıyorsunuz. Ahali bayram
                                  ediyor. Çok  şükür Gavur Hacı belasından kurtulduk.
                                  Yataklarımızı sekiye taşıyıp bundan böyle sekide


                                                           313
   316   317   318   319   320   321   322   323   324   325   326