Page 48 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 48

Benzeri  konuşmalar hayli sürdü. Hemen tüm
                                  komşular memleketin nereye  gittiğini, sonun ne
                                  olacağını  merak ve kaygı ile konuştu. Özhaseki dede
                                  söylüyordu.
                                     “  Sonu  hayırlı gelsin. Bir tarafta Çanakkale, öte
                                  tarafta Kafkas ve Arap cephesi, bunlar yetmezmiş gibi,
                                  bir de Ermeniler çıktı. Bomba yaptıkları, bizleri
                                  kesecekleri söylenip duruyor. Ermeni komavorları
                                  Kafkaslardan gelmiş. Ermenileri savaş için eğitiyormuş.
                                  Dışta savaş, içte  savaş, dağda eşkıyalar bunun sonu
                                  ne olacak? İnsanlar sudan ucuz harcanıp gidiyor.”
                                      Tolda yine derin bir sessizlik oldu. Hepsi memleketin
                                  geleceğini düşünüyor ve endişe içinde kıvranıyordu. Bu
                                  sefer Emin Efendi duramadı ve sordu.
                                      “  Çavuş nasıl savaş oluyor, merak ediyorum. Sen
                                  neler çektin, neler başına geldi, biraz daha anlat,
                                  merak ediyoruz. “
                                      Yunus Çavuş önce ayaklarını altına aldı ve derin bir
                                  göğüs geçirdi. Sonra rahat edemedi ve bu sefer de diz
                                  çöktü ve anlatmaya başladı.
                                     “ O yerleri merak ettiğinizi biliyorum. Kabe’ye gidenler
                                  bilir. Göz alabildiğine çöl ve sonsuz kum tepeleri. Onlar
                                  arasında canını dişine takmış olan askerlerimiz. Su
                                  yok, gölge yok, ekmek yok, hatta yarı çıplak,
                                  ayaklarımız ellerimiz yana yana yürüdük. Hecin develi
                                  Arapların arasına karışan  İngilizler, cembiyeli  Arapları
                                  yönetiyordu. Bize çok sıkıntı verdiler, çok!”
                                     “  Buradan  duyuyoruz.  İngilizler, sanki  Arap’ları
                                  seviyor görünüyor, sureti haktan davranıyor, onlardan
                                  biri gibi aralarına karışıyor, Kur’an-ı Kerim’den ayetler
                                  okuyup kandırıyor. İngiliz ordusunun karşısında duran
                                  askerlerimizi arkadan vurmak  için Arap çeteler
                                  yanaşıyor, baskınlar düzenliyor, sonrada alışkın olduğu
                                  çöle kaçıyor. Bunu Hatem ağaların Mustafa Efendi’de


                                                           40
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53