Page 89 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 89
görünüyordu. Küçük yılanlıya tırmanan yol, ince bir
şerit gibi hemen Ak Ev’in yanından geçiyordu.
Birlik Ak Ev’in yakınından yürüdü. Binanın girişi,
gölgeler içinde kalıyordu. Kim bilir bu binada kimler
konaklamıştı. O yerde yol çatal yapıyor, cılga yol, iki
dağ arasında kalan Biraderoğlu Dere’ye tırmanıyor,
diğer yol ise Koyun Baba kuyusuna ve Harami Deresi
içinden Mersin, Diyarbakır tarafına gidiyordu. Koyun
Baba kuyusu hayli aşağılarda, kuru derenin ortasında
bulunuyor ve kuyu bileziği Ak Ev den seçiliyordu.
Koyun Baba Kuyusu’nun suyu her derde deva
deniyordu. Gerçekten bu kuyu derin bir dip ırmağının
üzerine açılmıştı. Koyunları susuz kalan bir çobanın
Tanrı’ya yakarması sonucu, değneğini vurduğu yerden
su çıkmış diye anlatılır ve ahali kuyuyu kutsal bilirdi.
Oysa Romalılardan kalma bir kuyu olduğu muhakkaktı.
Koyun Baba Kuyusu’ndan sonra Harami Deresi devam
ediyordu. Harami Deresi’nin deve kamburu gibi
görünen kayalıkları ve dimdik tırmanan bir yokuşu
vardı. Sonunda bir taraf kayalık ve güney tarafı çetin
dağ yamacı ve sazlığa inen yol, burada bir boğaz
oluşturuyordu. Tüm yolcular bu geçitten yola devam
eder, Adana’ya, Ayıntab’a, Diyarbakır’a buradan
gidilirdi.
Harami Deresi’ne pusu kuran eşkıyalar o boğazda
yolcuları soyuyordu. Yolun kısalığı yüzünden, yolcular
yinede buradan geçiyor, Adana ya, Mersine, İncesu ve
Araplar gediğinden güneye buradan iniliyordu. Ne var
ki bu yol şimdilik tenha ve Ak Ev’de kimseler
barınmıyordu. Harami Deresi’nden sonra gelen
bataklıkta ise binlerce çeşit kuş ve haşere yaşıyordu.
Yaban ördeklerinin, kazların, yaşadığı bu yerlerde bin
bir çeşit haşere ürüyordu. Sivri sinekler, üvezler,
mucuklar ve daha nice haşere, rüzgar önünde savrulup
81