Page 90 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 90

geliyor ve çeşitli hastalığı beraberinde getiriyordu. Hele
                                  akşam üzeri rüzgar önünde ki haşereler, bulut bulut
                                  Kulaklı Bağları’na, şehre ve tüm o bölgeye çöküyor ve
                                  insanların burnuna, ağzına doluyor onları nefes alamaz
                                  hale getiriyordu.
                                      Binbaşı haşerelerin hücumuna uğramak istemiyordu.
                                  Bir taraf dağ ve diğer taraf kayalar ve taş kartınları ile
                                  doluydu. Zaptiyeler ip gibi dizili ve birlik sessiz hareket
                                  ediyordu. Hayvanlar yokuş geldiği zaman ön ayaklarını
                                  sanki toprağa saplıyor, ondan sonra gövdesini
                                  çekiyordu. Hayvanlar eğitimli ve  arızalı arazide
                                  yürümeye alışkındı. Binbaşı atın boynuna yassılmış ve
                                  hayvanın saçından yakalamış, ona yük olmamaya
                                  çalışıyordu. Usta süvariler binbaşı gibi  davranıyor ve
                                  hayvanın tırmanışını kolaylaştırmak istiyordu.
                                      Patika  yolun  sonunda  iki  dağı ayıran kuru dereye
                                  ulaştılar. Burası Biraderoğlu Dere idi. Hayli geniş kuru
                                  dere iki dağı aralıyor  ve keklik sesi çağlayanlar gibi
                                  dökülüyordu. Derenin düzlük  kısımlarında taşlar
                                  ayıklanmıştı. Tarla haline getirilen bu yerlerde hasat
                                  yapıldığı aşikar  şekilde belli oluyordu.  İnsanlar neler
                                  yapmak zorunda kalıyor, açlık insanları bu dağ başını
                                  bile tarla  açmaya özendiriyordu. Belli ki bu  ıssız
                                  yerlerde ancak asker kaçakları ekim işiyle uğraşabilirdi.
                                  Aç kalmamak için tarla açmışlar, bazıları soygun
                                  yapmamak için bu çareyi bulmuşlardı.
                                     Yol devam ediyor, ikiye ayrılıyor bir kol karşı tarafa,
                                  Büyük Yılanlı’ya tırmanıyordu. Bu kısım oldukça dikti
                                  ve cılga yol, dağın zirvesine eğrilip bükülerek gidiyordu.
                                  Fakat birlik batıya devam etmedi. Erciyes yönüne,
                                  Seygalan kalesine, güneye döndü. Karamuk çalıları,
                                  dikenli cehri çalıları, yepelek  otları, yelkovanlar,
                                  sütleğenler, kuzukulakları, ebem gömeçleri ve daha bin
                                  bir çeşit  ot yollara döşenmiş, görünürdeki yol


                                                           82
   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95