Page 95 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 95
ölüm görmedikleri için de bu işi endişe ile
karşılıyorlardı. Zaten pusu fazla adamla olmazdı. Şimdi
yerini almış ve sabaha doğru Hacı buradan geçerken
işini bitirecekti.
Oysa Hacı, mağarasından çıktığında alaca karanlık
tam aydınlığa kavuşmamıştı. Hacı yarı aydınlıkta yeni
mekanı Eğri Kaya’ya yürüdü. Yeryüzü karanlıktan
sıyrılıyor, yavaş yavaş çoğalan aydınlıkla yeniden
canlanıyordu. Ağaçlar, yollar birer birer ortaya
çıkıyordu. Biraz sonra tepelere vuran gün ışığı,
altından bir taç gibi parlayacaktı. Hacı’nın yüreğinde
yine bir şeyler kımıldadı. Yüreğinde o garip duygular
belirdi. Eğri Kaya’dan dürbününü şehre çevirdi ve
dikkat ile Demirci Yazısı’nı gözledi. Gün ovaya vurmuş,
iyiden iyiye şehir görünür olmuştu. Günün içinde bir
şeyler vardı. Şehrin çıkışında yeni bir toz bulutu
parlıyordu. Toz bulutunun içinden geçen ışıklar
direkliyor, dalgalanıyor, toz bulutu olduğundan büyük
görünüyordu. Yeni bir jandarma gurubu olmasın dı? Bu
toz bulutu ne idi acaba? Toz bulutunun büyüklüğü
kalabalığı çağrıştırıyordu. Yeni bir arama ekibi olup
olmadığını anlamak için tüm dikkatini Demirci Yazısı’na
verdi. Nihayet direkleyen gün ışığında, atları ve
arabaları seçti. Önce dizilmiş arabaları, sonra atlara
binili insanları gördü ve bunların ne anlama geldiğini
çözmeye çalıştı. Arama ekibi araba ile yola çıkmaz,
ancak eli silahlı jandarma süvarileri olurdu. Bunlar
jandarma süvarisine falan benzemiyordu.
Hacı dikkatle gözlemini sürdürdü. Kalabalık içinde
belki asker de vardı, fakat bunlar başka bir şeydi. Ard
arda arabalar dizili ve içlerinde ki insanlar ayan beyan
seçiliyordu. Renkli giysileri içinde arabadakiler kadın ve
çocuklara benziyordu. Böyle dizili araba ile insanlar
buralara neden geliyordu? Hacı bir yorum
87